Prof. Dr. İhsan Fazlıoğlu “Temsîl-ile Temessul: İslâm felsefe-bilim tarihi'nde bütünü görmek için yeni bir örnek-çerçeve" Konusunu Anlattı
İstanbul Üniversitesi İlahiyat Fakültesi Felsefe ve Din Bilimleri Bölümü’nün 2017-2018 akademik yılında düzenlediği konferansların ilkine konuk olan İstanbul Medeniyet Üniversitesi Edebiyat Fakültesi Dekanı Prof. Dr. İhsan Fazlıoğlu, "Temsîl-ile Temessul: İslâm felsefe-bilim tarihi'nde bütünü görmek için yeni bir örnek-çerçeve" konulu bir konuşma yaptı.
“Özünüz yoksa özümseyemezsiniz!”
“Küre”yi anlamak ve anlamlandırmak konusunu izah amacıyla bir model geliştirmeden hiçbir alanda biçim vermenin mümkün olmayacağını anlatan Fazlıoğlu, günümüz toplumunun sadece geleceği anlamlandırırken değil geçmişi anlamlandırmada da sorun yaşadığının altını çizdi. Bu bağlamda “cihet-i iştirak ile cihet-i iftirak”ın ayrımının iyi belirlenmesi gerektiğini vurguladı. İslam kültürünün kendisinden önce ortaya çıkan kültürlerle yüzleşmek zorunda kaldığını belirten Fazlıoğlu, İslam medeniyetinin çok anlamlılığın dünyası olduğunu, asıl sormamız gerekenin “islam medeniyetini modellerken nasıl bir ‘küre’den hareket edilmesi gerektiği sorusu olduğunu aktardı. Her medeniyetin diğer bir deyişle her kültürün deontoloji ile yani ilk ilke tasavvuru ile var olduğunu ifade ederken “tevhid”in tecellisinin üç ilke üzerinde temellendiğini belirtti. İlk ilkenin ontolojiyi mümkün kılması bakımından tanımlayanın tanımlanan üzerindeki gücü üzerine kurulduğunu ve İslam’ın bu güce sahip olduğunu, ikinci ilkeninse “hak” kelimesinin adaptasyonu olan adalet olduğunu bunun ise “kula kul olmamak” yani insanın hayatına yön verecek hiçbirşeyi otorite kabul etmeme anlamına geldiğini, üçüncü ilkeninse muhabbet ilkesi olduğunu açıkladı. Bu ilkelerin asla değişmeyeceğini, idrak ve yorumun değişmesininse kaçınılmaz olduğunun altını çizdi. 5T –temessül, tevarüs, temellük, tercüme, te’lif- teorisinin açılımına izah getirmesi bakımından müslümanların önce yayıldıkları coğrafyayı miras aldıklarını akabinde temellük ile mülkiyete geçirdiklerini ve daha sonra da temessül ile özümsedikten sonra tercüme ve te’lif yaptıklarını örneklendiren Fazlıoğlu değişkenler, işlem, süreç ve denetlenebilir sonuç unsurlarından meydana gelen “algoritmik düşünce”nin usul olan her yerde var olduğunu aksi takdirde ilmin var olamayacağını dile getirdi. Hiç bir kültürde tercümenin bir şeyi başlatmayacağını, ancak bir amaç taşıdığında ve hali hazırda olan bir düşünce hareketini anlamlandırmak için kullanıldığında bir mana ifade edebeilceğini diğer bir ifadeyle bir yer bulabileceğini söyledi.
Küre muhittir! “Bilmeden anlayamazsınız, anlamadan anlamlandıramazsınız”
“İslam küre”sinin onlarca daireden oluştuğunu hatırlatan Fazlıoğlu, bu kürenin biricikliğine, “fikr-i müdir”in ehemmiyetine dikkat çekti. Prof. Fazlıoğlu soruları yanıtlamasının akabinde “Bilmeden anlayamazsınız, anlamadan anlamlandıramazsınız” vurgusuyla konuşmasını nihayete erdirdi.