Projelerimiz
- Fıkıh, İnsan Onuru ve Beden - TÜBİTAK 1001
- Osmanlı Hukukunu Kurmak: 16. Yüzyıl Fetvaları ve Risaleleri Işığında Klasik Osmanlı Hukuku - TÜBİTAK 1001
- İslam Aile Hukukunda Aile Arabuluculuğu ve Çağdaş Uygulamalar - TÜBİTAK 1001
- Batı Oryantalizminin Mushaf Tarihi Araştırmaları: Paradigma ve Yöntemler -TÜBİTAK 1001 Projesi
- 18. Yüzyıl Üsküdar Para Vakıflarının Gelir ve Giderlerinin Analizi - TÜBİTAK 1001
- Busirî'nin Kaside-i Bürde'sinin Geçmişten Günümüze Türkiye Toplumu Üzerindeki Akademik, Sosyal ve Dini Etkileri - TÜBİTAK 1002
- Tanzimat Dönemi Tefsir Matbuatı ve Denetiminde Osmanlı Devlet Politikası - TÜBİTAK 1001 Projesi
ÖZET
Bu proje, insan bedenine yönelik müdahalelere dinin ve özel olarak İslam dininin yaklaşımını insanın saygınlığı, bedenin dokunulmazlığı ve her ikisini de kapsayan şemsiye bir kavram olarak “insan onuru” çerçevesinde ele almaktadır. Projenin temel amacı, beden gibi komplike bir alanda, günümüz tıp ve genetik teknolojilerinin gelişmesi ile ortaya çıkan sorunlara İslam dininin nasıl yaklaştığını ve nasıl çözümler ürettiğini ortaya koymaktır. Zira günümüzde beden, manevi ve aşkın yönü ihmal edilmek suretiyle pek çok yeni imkanın denendiği bir alan haline gelmiştir. Halbuki tüm dinler -özel olarak İslam dini- pek çok alanda olduğu gibi bedene müdahale konusunda da insanın saygınlığını ve onurunu merkeze alır. Bu nedenle bedene yönelik birtakım uygulamalara sınırlar getirilmektedir. İslam’ın getirdiği sınırların diğer dinler ve etik değerlerle karşılaştırmalı olarak ele alınması ve analiz edilerek netleştirilmesi Müslüman bireylerin kararlarına kaynak olacak bilgi birikimini zenginleştirecektir. Bu analizi beş örneklem çerçevesinde ele alıyoruz. Bu örnekler; cinsiyet gelişim bozuklukları, estetik müdahaleler, cinsellik, insan organlarının satışı, ölüm sonrası bedene adli müdahaleler şeklindedir. Bu konuların tercih edilme sebebi, günümüzde bedene müdahalenin en görünür olduğu, Müslümanların pratik hayatta sıkça karşılaştığı, buna rağmen hakkında yeterince akademik çalışmanın bulunmadığı konular olmalarıdır. Bu projede, insan onuru kavramı ve ilgili örneklemler çerçevesinde fıkhın bedene müdahaleye hangi sınırlamalar getirdiği, nereye kadar serbestlik tanıdığı ve bedene dair hükümlerin neler olduğu soruları sorulacaktır. Neticede proje, fıkhi açıdan klasik dönem kaynaklarını ve çeşitli dillerdeki çağdaş çalışmaları merkeze almak suretiyle ve farklı disiplinlerden istifade ile ortaya bir beden teorisi koymayı amaçlamakta, teorinin temeline ise insan onuru kavramını yerleştirmektedir. Seçilen beş örneklem ise teoriyi somutlaştırarak doğruluğunu test edecektir. Ayrıca konuya ilişkin verilen fetvaların ve kurul kararlarının, İslam’ın öngördüğü bir beden felsefesi ve anlayışını varsayıp saymadığı incelenecektir. Bu çalışma ile, çağımızda yeni karşılaşılan pek çok pratik ve gerçek meseleye dair zihinlerdeki soru işaretlerini giderme noktasında bilgi birikimimize ve ilgili alanda Türkçe literatürün gelişmesine katkı sunulacaktır.
Proje No: | 122K853 |
Proje Bütçesi: | 755.840,00 TL |
Proje Başlama Tarihi: | 2023 |
Proje Bitiş Tarihi: | 2025 |
Proje Yürütücüsü: | Dr. Öğr. Üyesi Merve ÖZAYKAL |
Proje Araştırmacıları: | Dr. Öğr. Üyesi Tayyibe BARDAKÇI |
ÖZET
16. yüzyıl Osmanlı hukuk sisteminin özgün karakterini kazandığı çağ olup bu nitelemeyi haklı çıkaracak pek çok özelliğe sahiptir. İslam/Hanefi Hukuk Okulu yorumunun devamı olan Osmanlı Hukuk Düşüncesi bu yüzyılda kendi özgün metinlerini ve yetkin şahsiyetlerini (hukuk otoritelerini) üretmiştir. Bilindiği gibi genelde İslam hukuku ve özelde Hanefi hukuk yorumu değişen şartlar ve farklı çağların meydan okumalarını, yaşayan hukuk bilgelerinin ürettiği fetva edebiyatı ve bu edebiyatı bilimsel temele oturtan yeni fıkıh eserleri aracılığıyla göğüslemiştir. Zembilli Ali Cemali, İbn Kemal Paşa, Çivizade ve Ebussuud gibi 16. Asrın bilinen büyük Osmanlı şeyhülislamları imparatorluğun sonuna kadar otorite kabul edilecek fetvalarını ve hukuki kabul ve teamülleri bu asırda üretmişlerdir. Ayrıca fetva dilinin Türkçeleşmesi ile hukukun Osmanlı karakterini kazanışı arasında yakın bir ilişki olduğu da açıktır. Zikredilen fetvaların bilimsel arka planını sunarak Osmanlı’nın yeni çözümlerinin nasıl Osmanlı Hanefiliği kimliğine büründürüleceğini en güzel şekilde örnekleyen meşhur risaleler de yine bu asrın ürünüdür. Bu projenin hedefi Osmanlı Hukuk edebiyatının iki özgün türü olan fetvalar ve risaleleri merkeze alarak seçilen beli başlı hukuk alt başlıkları çerçevesinde bazı temel problem alanlarına bu asırda Osmanlı alimlerinin sunduğu özgün katkıları tespit etmektir. Osmanlı hukukunun kendine has niteliklerinin bu asırda ve fetva müessesesi üzerinden geliştirildiği ve risale, şerh-haşiye gibi fıkhın değişik alanlarında üretilen fıkıh yazılarıyla da üretilen yeni görüşlerin genel fıkıh disiplini çerçevesine dahil edildiği iddiası çeşitli açılardan test edilecektir. Böylece dönemin hukukuyla ilgili bütüncül bir bakış açısına ulaşmanın yanında Osmanlı hukukunun daha geniş İslam hukuk geleneği bağlamındaki yeri, fetva-siyaset ve fetva-sosyal hayat ilişkisi aydınlatılacaktır. Bu aynı zamanda modern İslam düşüncesinin modern zamanlarda içine girdiği krizin çözüme de katkı sunacaktır.
Proje No: | 218K266 |
Proje Bütçesi: | 428.700 TL |
Proje Başlama Tarihi: | 2019 |
Proje Bitiş Tarihi: | 2022 |
Proje Yürütücüsü: | Prof. Dr. Mürteza BEDİR |
Proje Araştırmacıları: | Prof. Dr. Şükrü ÖZEN |
ÖZET
Mezopotamya, Sümer, Eski Mısır, Uzak Doğu ve İslam Hukuku geleneklerinde bir uyuşmazlık çözme yöntemi olarak yaygın bir biçimde kullanılan geleneksel arabuluculuk, modern dönemde mahkemelerin artık yönetilemez hale gelen yargı yükünü hafifletmek amacıyla Anglo-sakson hukukunda 1970’li yıllarda yeniden keşfedildiğinden beri dünyanın farklı ülkelerinde hukukun farklı alanlarında sağladığı başarılı sonuçlar sebebiyle yaygınlaşmaktadır. İş Hukuku ve Ticaret Hukuku alanlarında arabuluculuk uygulamasına 2012’den itibaren başlayan Türkiye de bu trende katılmış, görülen başarıyla aile hukuku alanında da arabuluculuk uygulamasına geçme hazırlıklarına başlamıştır. Ancak bu hazırlıklar, Anglo-sakson tarzı “boşanma arabuluculuğunu” doğrudan Türkiye’deki aile arabuluculuğuna aktarma eğilimi göstermektedir. Hâlbuki dünyada profesyonel aile arabuluculuğuna geçen ülkeler çoğunlukla kendi toplumsal pratiklerini dikkate alarak kendilerine has özellikleri olan bir model geliştirme yoluna gitmektedir. Bu nedenle doğrudan batılı tarzda bir arabuluculuk uygulamasını ithal etmek yerine, toplumsal değerler ve geleneksel informel pratikleri de dikkate alarak Türkiye toplumunun aile konusunda dinî normları dikkate alan sosyolojisine daha uygun oluşu ve boşanma oranlarıyla mücadelede daha etkin olacağı gerekçesiyle İslam aile hukukunda var olan aile arabuluculuğu-hakemliğinin söz konusu uygulamaya eklemlenmesi daha verimli sonuçlar doğuracaktır. Bu araştırma, bu gerekçelerle, İslam aile hukukunda aile arabuluculuğu-hakemliğinin mahiyetine ve uygulama örneklerine odaklanmaktadır. Projenin temel araştırma konusu Türkiye’de var olan toplumsal pratiklerde ve seçilen 7 (yedi) ülkede profesyonel ya da geleneksel olarak uygulanan İslam aile hukukunda aile arabuluculuğu-hakemliği uygulamasının özellikleri, uygulama örnekleri arasındaki farkları, benzerlikleri ve bu uygulamanın Anglo-sakson tarzı aile arabuluculuğuna nazaran avantaj ve dezavantajlarını ortaya koymaktır. Bu nedenle önce Türkiye’deki informel uygulama örnekleri; sonra da İngiltere ve Malezya başta olmak üzere Mısır, Fas, Ürdün, Suudi Arabistan ve ABD’de bu uygulama detaylı bir biçimde incelenecektir.
Araştırma, İslam aile hukuku, genel olarak arabuluculuk ve aile arabuluculuğu konularındaki literatürlere önemli katkılar yapmayı hedeflemektedir. Bu proje, Türkiye’de aile arabuluculuğunun ele alınışını köklü bir biçimde olumlu yönde değiştirebilecek bir araştırma yoluyla bu alandaki literatüre özgün bir çalışma ile katkı yapmış olacaktır.
Proje No: | 220K027 |
Proje Bütçesi: | 560.000 TL |
Proje Başlama Tarihi: | 2020 |
Proje Bitiş Tarihi: | 2022 |
Proje Yürütücüsü: | Doç. Dr. Ahmet TEMEL |
Proje Araştırmacıları: | Doç. Dr. Necmettin KIZILKAYA |
ÖZET
İslamın bilim geleneği ve öncelikleriyle birlikte Batı oryantalist etkinliği de göz önünde bulundurarak, günümüz Türkiye’sinde Mushaf araştırmaları araştırmaları nasıl bir paradigma ve yönteme sahip olabilirliğine dönük araştırma yapmak bu projenin temel amacıdır. Bu proje ile, Batı Mushaf araştırmalarının yöntem, kaynak, proje ve mevcut çalışmaları hakkında bilgi elde edileceği gibi aynı zamanda bunlardan Türkiye’deki akademisyen ve araştırmacıların haberdar olmaları sağlanmış olacaktır. Aynı zamanda, Batı Mushaf Araştırmalarının oryantalist karakterinin ve arkasındaki siyasi motivasyonlar açığa çıkarılarak alternatif bakış açıları ve yöntemler araştırılacaktır. Projede araştırma alanı olarak Batı Oryantalist dünya ile Türkiye’deki mushaf araştırmalarına dönük örnekler bulunmaktadır. Batı dünyası ile kastedilen İngiltere, Rusya, Fransa ve Almanya’dır. Bu ülkelerde Mushaf araştırmalarında geleneğe sahip olan kurumlar, kişiler ve eserleri incelemek ve bunlardan elde edilen verileri değerlendirdikten sonra Türkiye’deki tesirlerini gözlemlemek projenin konusudur. Türkiye'deki mushaf araştırmaları batı oryantalist birikimden ne kadar istifade etmiştir? Türkiye’deki araştırmalar, Batı oryantalist mushaf araştırmalarının etkin gücü karşısında hem bilimsel yayın sayısı hem de kalite açısından ne durumdadır? Batı Mushaf araştırmalarındaki etkin yapı, arkasındaki oryantalist paradigma ile geliştirdiği yöntemler, Türkiye’de uygulanabilir mi? Alternatif paradigma ve yöntemler nasıl geliştirilir? Bu sorulara verilecek cevaplar Batıdaki ve Türkiye’deki mushaf araştırmalarının bir haritasını çıkararak ve yapılacak mukayeselerle elde edilecek bilimsel verilere dayanılarak oluşturulacaktır. Ayrıca geleneksel İslami birikim hem tarihsel hem de literatür incelemeleri ile elde edilerek, paradigma ve yöntem önerilecektir. Bu öneri projenin en temel özgür değeri olacaktır. Batı oryantalist paradigma “Kur’an” değiştiği bakış açısını bu araştırmalarda bir öncül olarak kullanırken ve buna dönük araştırma yöntemlerini kullanırken, bu projenin öne çıkaracağı kavram “gelişim” üzerine olacaktır. Temel iddiası Mushaf yazımı tarih boyunca değişerek değil gelişerek günümüze kadar ulaşmıştır.
Proje No: | 117K345 |
Proje Bütçesi: | 250.143,00 TL |
Proje Başlama Tarihi: | 2018 |
Proje Bitiş Tarihi: | 2020 |
Proje Yürütücüsü: | Prof. Dr. Necmettin GÖKKIR |
Proje Araştırmacıları: |
Proje No: | 217K079 |
Proje Bütçesi: | 133.752 TL |
Proje Başlama Tarihi: | 2017 |
Proje Bitiş Tarihi: | - |
Proje Yürütücüsü: | Doç. Dr. Süleyman KAYA |
Proje Araştırmacıları: | Prof. Dr. Erol ÖZVAR |
ÖZET
Bu çalışmada, Bûsîrî’nin Bürde’sinin Süleymaniye Kütüphanesi’ndeki Türkçe, Arapça ve Farsça nüshaları incelenmiştir. Nüshalardaki karışıklıklar tespit edilmiş ve ilgili kurumlarla paylaşılmıştır. Ayrıca araştırmacılar için geniş kapsamlı bir literatür sunulmuştur. Eserin toplumumuzdaki yeri ve önemi hakkında incelemelerde de bulunulmuştur. Bürde’nin toplumumuzdaki bilinirlik düzeyi ölçülmüştür.
Proje No: | 215K398 |
Proje Bütçesi: | 30.000 TL |
Proje Başlama Tarihi: | 2015 |
Proje Bitiş Tarihi: | - |
Proje Yürütücüsü: | Doç. Dr. Bünyamin Ayçiçeği |
Proje Araştırmacıları: | Prof. Dr. Abdurrahman ÖZDEMİR |
ÖZET
Proje Tanzimat dönemi Tefsir Matbuatı ve Denetiminde Osmanlı Devlet Politikası başlığını taşımaktadır. Projenin en temel amacı Tefsir matbuat faaliyetlerinin başladığı ve hızlıca yaygınlaştığı bu dönemde Osmanlının ne tür matbuat politikalarına sahip olduğunu bulmaktır. Bunun için öncelikle Resmi devlet yazışmaları ile Kütüphane taramaları yapıldı. Elde edilen veriler karşılaştırıldı. Araştırmacı ve bursiyerler tarafından kitap, tez, makale, bildiri gibi ürünlerle elde edilen bilgiler akademisyenlerle paylaşıldı. Projede Tanzimat döneminde gerçekleşen değişim ve yenileşme Kur'an ve Kur'an'ın yorumu matbuatını etkiledi. Diğer bir ifade ile, değişim ve yenileşme İslami temellere dayanarak, Kur'an halka doğrudan Türkçe ile ulaştırılmaya çalışıldı. Tefsir matbuatı bu nedenle gelişti. Değişimin Osmanlının temel kurucu nitelikleri olan Sünnilik ve Hanefilik gibi geleneksel bir çizgide gerçekleşmiş batılılaşma ve reform çizgisinde gerçekleşmemiştir. Osmanlı bürokrasisi bu yönde matbuat politikaları oluşturmuştur.
Proje No: | 113K241 |
Proje Bütçesi: | 142.865 TL |
Proje Başlama Tarihi: | 01.09.2013 |
Proje Bitiş Tarihi: | 01.09.2016 |
Proje Yürütücüsü: | Prof. Dr. Necmettin GÖKKIR |
Proje Araştırmacıları: | Prof. Dr. Bilal GÖKKIR |