Dr. Zeynep Münteha Kot Tan'ın Yeni Kitabı Yayımlandı

Zeynep Kot Tan, Heidegger Sarkacı Metafor Kavramının Arkeolojisi (İstanbul: KETEBE Yayınları, 2020).

“Heidegger Sarkacı” isimli çalışmanın temel gayesi kelimedeki çok anlamlılığın fotoğrafını çekmek, kalkış noktası ise Heidegger’in metafizik eleştirisi ve metaforun bu eleştiriye kısa bir beyanla iliştirilmiş olmasıdır. Peki bu ilişkinin gerekçeleri ne olabilir? İlkin, metaforun somuttan soyuta doğru bir hareket olarak kurgusu, varlığı duyusal ve düşünsel alanlara böler. İkinci olarak, metafor ses grupları arasında bir anlam transferi (meta-phrein) olarak tasavvur edildiğinde bu tasavvur, hylemorfik bir arka plana yaslanır: Ses kelimenin maddesi (hule), anlam biçimidir (morphe). Eğer bu işlemi yapan bilinçli bir özneyse (üçüncü olarak) duyu ve düşünce, özne ve nesne arasında bir ayrılık varsayılıyordur. Tüm bu dikotomiler ise metafiziğin iskeletinde durur. Metafor ve metafizik arasında bir ilişkinin nasıl kurulduğu cevabına bu üç hattı (ontoloji, epistemoloji ve dilbilim) takip ederek ulaşan Birinci Bölüm bir başka temel soruya (“o halde Heidegger neden bu kadar çok metafor kullandı?”) ve onun üzerinden metafiziksel olmayan bir metafor nosyonuna yönelir. Nosyonun imkanı İkinci Bölüm’de tartışmaya açılır. Bu aynı zamanda metafizikten kaçmanın imkanına yönelik bir tartışmadır.


Dilin koordinatları ve çalışma mekanizmasını, dilbiliminin değil de ontolojinin kavram haritası üzerinden tespit etme teşebbüsü, metafor bağlamında analiz edilen düalitelere de yeni bir ışık düşürür. Çalışmanın Üçüncü Bölüm’ü, Heidegger’in sahih ve gayri-sahih konuşma arasında öngördüğü ayrımı ve ontolojik dil tasarısını tartışmaya taşırken şu izleği takip eder: Kelimenin nesne veya gereç kılındığı gayri-sahih konuşmalarda çok anlamlılık durmuştur. Konuşanın dilin kendisi ve insanın bu konuşmada anlamların içinden geçiren bir koridor olduğu sahih konuşmada ise sesleri anlamlara sabitlemek mümkün gözükmez. Bu atalet ve hareketi kitap, fizikten ödünç aldığı sarkaç düzeneği ve onun basit harmonik hareketi üzerinden anlatır. Kelime bir nesne (dilbilimi veya edebiyatın konusu) iken iki kutuptan sese, gereç iken (günlük konuşmalarda) iki kutuptan anlama yakın bir yerde durmuştur. Denge konumunda duran kelime kütlesini ise kitap, Varlık ve Zaman’da dil konusunun ele alınışı ve dilin buradaki titiz kullanımı üzerinden örneklendirir. Atıl haldeki kelime, şair veya düşünür Varlığın sesine cevap verdiğinde harekete geçer. Burada hareketi yöneten metafizik ayrımlar değil, ontolojik farktır. Kütle, ses ile anlam arasında salınırken ses anlamı temsil etmez; anlamın sese kronolojik veya ontolojik üstünlüğü bulunmaz. Böyle olunca düşünce ve duyu arasında varsayıla gelen kronoloji de bozulur. Bazen önce ses, bazen anlam duyulur. Ses ve anlam aynı kelimede, ama her seferinde başka bir yerde buluşur. Kelimedeki çok anlamlılığı doğuran dinamik budur.


Sarkacın çalışabilmesi için kütleyi tutan kişinin onu bırakması gerekir. Dili tecrübe etmenin tek imkanı bu sükuttur. Çalışma, bu gereklilik beyanıyla Kartezyen epistemolojiye, ses ile anlamı parataktik bir düzlemde ele almasıyla ise Aristocu hylemorfizme karşı pozisyon almış olur. Kitap boyunca geliştirilmeye çalışılan kelime modeli, Heidegger’in metafiziği aşma projesine bu açıdan mütevazı bir ilave olarak görülebilir. Zira çalışmanın birincil referansları Sanat Eserinin Kökeni semineri, Leibniz tarafından formüle edilen Yeter Neden İlkesi üzerine verilen ders, Özdeşlik İlkesi üzerine verilen ders ve son olarak Tekniğe Yönelik Soru iken, Heidegger’in sair çalışmalarından da yakın bir oranda faydalanmıştır. Diğer taraftan “metafiziği aşma projesi”nin bile metafiziğin düalitlerini taşıması, yani ses ve anlam, duyu ve düşünce, insan ve varlık, varlık ve varolanların, aralarında açılan ve onları sürekli birliğe çağıran Yarık (Riss)’a rağmen kendileri kalması, aralarındaki mahrem samimiyete rağmen birbirlerine dönüşememeleri okura son kertede şunu söyler: Metafizikten bir rüyadan uyanır gibi uyanamaz, ondan kurtulamayız. Metafizik, kendisine karşı kazanılan savaşlar boyunca galip kalmaya devam eder.